Hücrede Yaşlanma Neden Olur ve Nasıl Gerçekleşir?
İlayda Özen- Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü, Haliç
Üniversitesi
1. Hücrede Yaşlanma Neden Olur ve Nasıl Gerçekleşir?
Yaşlanma olayı tüm canlılardaki
canlılık işlevlerinin azalmasıyla birlikte kendini gösteren biyolojik bir
süreçtir. Aynı zamanda yaşlanma, yıllar geçtikçe hücre ve dokularda oluşan
hasarların da bir sonucudur. Biyolojik
ve sosyal açılarda olmak üzere birçok şekilde açıklanabilen bir kavramdır [1,2].
Biyolojik olarak yaşlanma ergenlik döneminde başlayıp erişkin yaşam boyunca
devam eden bir olayken, sosyal olarak yaşlanma kuşak ve kültürler arasındaki
farklılıklardan meydana gelen durum olarak kabul edilebilir ve yaşlanma
hakkında bu örnekler gibi daha birçok örnek verilebilir. Yaşlanmanın gerçek
anlamı genetik ve çevresel faktörlerin bir araya gelmesiyle oluşan sonuç olduğu
kabul edilmektedir. Yaşlanmanın temel nedenlerinden bazılarına telomerlerin
oluşması, mitokondriyal yaşlanma, hücre ölümleri ve doku farklılaşmaları örnek
olarak verilebilir [1].
Gerontoloji alanında yaşlanma ile
ilgili birçok çalışma yapılmış ve yaşlanmanın evrimsel bir süreç olduğu ileri
sürülmüştür. Yaşam sürelerinin kalıtsal özelliklere bağlı olduğu fikri farklı
ırkların yaşam uzunluğuna bakılarak öne sürülmüş ve yaşam sürelerinin bazı
genetik ve kalıtılan özelliklerin evrimiyle oluştuğu bulunmuştur. Canlılardaki
doku dayanıklılığı sürekli değildir ve yıpranma sürecinin yenilenme sürecinden
daha hızlı olmasıyla birlikte yaşlanma olmaktadır. Yaşam hızı/enerjisi, serbest
radikaller, immünite, telomer ve hormon teorileri, biyolojik yaşlanmayı
açıklayan teorilerdir. Yaşam hızı/enerjisi teorisine göre her canlı yaşama bir
miktar enerji ile başlar ve canlılığı boyunca yaşam şekline göre miktarı
değişiklik gösteren enerji harcar. Uzun bir yaşamın sırrı bu enerjiyi harcama
hızımızdır ve stres, uykusuzluk, beslenme yanlışları ve aşırı spor yapımı gibi
durumlar metabolizmanın hızlanmasını sağlayarak yaşam süresinin kısalmasını
sağlarlar. Telomer teorisinde ise hücre kromozomlarının uç kısımlarında bulunan
ve tekrar eden nükleotid dizileri olan telomerlerin görevinin kromozomda
meydana gelen yeni düzenlemelerden korumak olduğu bilinmektedir. Leonard
Hayflick, telomer uzunluğunun hücrenin yaşı ile ilgili olduğunu ve biyolojik
yaşlanmanın temeli olduğunu ileri sürmüştür. Telomer teorisinde eğer telomerin
uzunluğu belli bir seviyenin altına düşerse hücre daha fazla bölünemez hale
gelir ve sonucunda ise hücre ölür. Telomerlerdeki bu değişim ise doğumla başlar
ve yaşam boyunca bu yaşam ipliklerinin kısalmasıyla devam eder. Bu döngünün
sonucunda da dokular eskisi kadar kendini yenileyemez ve yaşlanma gerçekleşmiş
olur [1]. Yıkıcı hatalar-hasarlar kuramında somatik hücre DNA’larında zaman
geçtikçe biriken çeşitli mutasyonlar nedeniyle bu hücreler, normal metabolizma
aktivitelerini yerine getiremez. Protein sentezinde kendi kendine oluşan
hatalar yüzünden RNA ve DNA sentezinde görevli olan enzimler ve proteinler hatalı
şekilde çalışabilirler. Bunun sonucunda da hatalı RNA ve DNA’ların hatalı
şekilde sentezlenmesiyle bir hata zinciri oluşarak hücre metabolizması yıkıma
doğru sürüklenir. Bu yüzden de hücreler yaşlanarak ölürler [4].
Nekroz ve apoptoz olmak üzere iki
çeşit hücre ölümü vardır. Nekroz rastlantısal, apoptoz ise genetik kontrollü ve
programlıdır. Homeostazın devamlılığı için apoptoz gereklidir ve engellendiği
zaman malign transformasyon artmakta, arttırıldığında ise total fonksiyon kaybı
meydana gelmektedir. Apoptoz bir hücre ölüm modelidir. Grasl ve James adlarında
iki bilim insanı kalori kısıtlaması ve apoptoz arasındaki ilişkiyi
inceledikleri farklı iki çalışma yapmışlardır. Sonuç olarak bu iki çalışmada da
kalorinin kısıtlandığı zaman t-lenfosit apoptozununda arttığı gözlemlenmiştir.
Sonuçta ise yaşam süresinin uzadığı görülmüştür [2].
Yaşlanma olayı hakkında birçok çalışma
yapılmasına rağmen hala tam olarak sonuca ulaşılamamıştır. Yaşlanma ile ilgili
200’den fazla teori ve mekanizma bulunmaktadır ve zamanla bu teorilere bir
yenileri daha eklenmektedir. Her geçen gün genetik, epigenetik faktörler ve
yaşlanmayı etkileyen diğer unsurlar hakkında daha çok bilgi sahibi olunmasına
rağmen yaşlanmanın tamamen durması sağlanamamıştır. [3].
Referanslar
1. Bulut, Ü. Özçakır, N. Nasıl
Yaşlanıyoruz. Turkish Family Physician. 3(1), 1-5.
2. Nalbant, S. (2006). Yaşlanmanın
Biyolojisi. Türk Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Dergisi. 52, A12-A17.
3. Can, M. İ. Aslan, A. (2014). Yaşlanmanın
Moleküler Temelleri. Erciyes Üniversitesi Fen Bilimleri Dergisi. 30, 107-112.
4. Kökbaş, U. Tuli, A. (2014). Yaşlanmayan
Hücre. Arşiv Kaynak Tarama Dergisi. 23, 457-468.
Yorumlar
Yorum Gönder