Loading

Kişiselleştirilmiş Tıp

 

Beyza Gülçin Eracun - Moleküler Biyoloji Ve Genetik –  Haliç Üniversitesi

  Kişiselleştirilmiş tıp, bireyde hastalık ortaya çıkmadan önce kişinin tüm genomuna ait bilgiyi kullanarak bireyin hastalığa yatkınlığının ve en düşük yan etkiye sahip en etkin tedavi yönteminin belirlenmesini sağlar.


Geçmişten günümüze gelen süre içerisinde doktorlar hastalığın belirtilerini, bireyin yaşam tarzını, çeşitli tıbbi testleri ve hastanın aile hikayesini göz önünde bulundurarak hastalığın ve etkin tedavi yöntemini belirlemeye çalışarak kişiselleştirilmiş tıbbı uygulamışlardır. Fakat günümüzde kişiselleştirilmiş tıp ifadesi daha çok genomik ve genetik bilgileri temel alarak yeni bir yöne evrimleşmiştir.







  Bunun en büyük nedenlerinden biri “herkese aynı beden uymaz” genellemesiyle açıklanabilir. Her hastalık her zaman doğru şekilde tespit edilemeyebilir. Hastalık en doğru şekilde tespit edilse bile uygulanan tedavi seçenekleri ve kullanılan ilaçlar her hastada aynı etkiyi göstermeyebilir. Kullanılan tedavi seçenekleri bazı durumlarda ciddi yan etkiler göstererek hastanın ölümüne yol açabilir.  Hastaların hastalığa gösterdikleri yatkınlığın ve tedaviye verdikleri yanıtların arasındaki farklılığın temel nedeni genetik kodlar olduğundan dolayı kişiselleştirilmiş tıp genomik ve genetik bilgileri temel alarak evrimleşmiştir.






  Kişiselleştirilmiş tıbbın temelini genetik dizi farklılıklarının sınıflandırılması, insan genom dizisinin belirlenmesi ve hastalığa yatkınlık ile dizi çeşitlerinin ilişkilendirilmesi oluşturur (Klug E. S. ve ark. (2020)).


  Kişiselleştirilmiş tıp üzerinde çalışanlar, her bireyin doğumunun ardından genom dizisinin belirlenerek bilgisayar ortamına tıbbi dosyalar olarak işleneceğini ve doktorların bu dosyalar sayesinde bireyin yatkın olduğu hastalıkları ve tedavilere gösterebileceği reaksiyonları tespit ederek tedavi süresince daha doğru bir yol haritası çizebileceklerini düşünmektedirler.


Kişiselleştirilmiş Tıp Ve Farmakogenomik


  Farmakogenomik alanı bireyin vücudunun bir ilaca karşı nasıl tepki verdiğini kişinin tüm genetik yapısının nasıl belirlediğini araştırır.



  Farmakogenetik terimi ise bireyin vücudunun ilaca karşı vereceği tepkileri özgün aday genlerdeki dizi farklılıklarının nasıl etkilediğini araştıran alanı ifade eder. Farmakogenomik sıklıkla farmakogenetik terimi yerine de kullanılmaktadır.  







  İlaç bireyin vücuduna alındıktan sonra, vücutta bulunan taşıyıcı proteinler, hücre zarı taşıyıcıları, hücre yüzey reseptörleri ve metabolizma enzimleri dahil olmak üzere pek çok protein ile etkileşime girmektedir. İlacın proteinlerle etkileşimi sonucunda proteinler, ilacın aktif bölgesinin emilimini, yıkılmasını, atılmasını ve farmakolojik cevap bölgesini etkiler.


  Görüldüğü gibi ilacın etkisi üzerinde vücutta bulunan proteinlerin önemli rolleri bulunduğundan dolayı proteinleri etkileyen genlerde oluşan bir değişiklik dolaylı olarak ilacın vücutta yaratacağı tepkiyi de değiştirmektedir.


  Fakat yine geçmişten günümüze olan süreçte doktorlar, hastanın genetik bilgilerini kullanmak yerine tedavi sürecinde olası bir yan etki gözlenmesi durumunda kullanılan ilacı veya dozunu değiştirerek bir nevi deneme ve yanılma yoluyla en etkili tedavi yöntemini bulmaya çalışmışlardır. Fakat bu yöntem zaman kaybı yaratmakla birlikte hastanın ciddi hayati risk altına girmesine neden olmaktadır. Bu noktada hem zaman tasarrufu hem de hastaların hayatını tehlikeye atmadan en etkili ilacın ve dozunun bulunması için farmakogenomik önemli rol oynamaktadır.


Hedef hücrenin genetik yapısına bağlı olarak reçetelendirilen yüzlerce ilaç bulunmaktadır. FDA tarafından onaylanmış yaklaşık %10 kadarı farmakogenomik bilgileri içeren etiket bulundurmaktadır (Klug E. S. ve ark. (2020)).



Genlerde meydana gelen dizi varyasyonlarının ilacın vücutta yaratacağı tepkileri değiştirebileceğini biliyoruz. Örneğin sitokrom P450 enzim ailesini kodlayan 57 farklı gen bulunmaktadır. Bu genler üzerinde meydana gelen bazı varyasyonlar sonucunda birey aldığı ilacı çok daha yavaş metabolize eder ve uzaklaştırır. Bunun sonucunda vücutta fazla dozda ilaç birikir ve yan etkiler ortaya çıkmaya başlar. Bu genlerin bazı varyantlarında ise durum tam tersi bir hâl alır. İlaç çok hızlı metabolize edilir ve uzaklaştırılır. Bunun sonucunda ilacın etkinliği azalmış olur.


Kişiselleştirilmiş Tıp Ve Hastalıkların Teşhisi


  Kişiselleştirilmiş tıbbın temel amacının bireyin tüm genetik bilgisini kullanarak doktorlara bireyde oluşabilecek hastalıklar ve en etkin tedavi yöntemleri hakkında bilgi vermek olduğunu daha önce açıklamıştık. Bireyin genetik bilgisi başta gen dizileme olmakla birlikte, proteomik, transkriptomik, epigenetik ve matabolomik testlerden elde edilen bilgilerle toplanır.


  Hastalıkların teşhisi için kullanılan genomik bilgi genellikle hastalıklara özgü genetik testlerden elde edilmektedir. Bu genetik testler hastalıklarla ilişkili genetik varyantları ve genleri   incelerler. 





Günümüzde kullanılan genetik testler kullanım alanlarına göre sınıflandırılır. Bu sınıflandırmaya göre bir genetik test birden fazla sınıf içerisinde bulunabilir.


Genetik Testlerin Sınıflandırılması


·         Tanısal testler, çeşitli hastalık belirtileri bulunan hastada şüphelenilen genetik hastalığı ilgilendiren gen mutasyonlarının veya gen varyantlarının bulunup bulunmadığını inceleyen testlerdir.

·         Doğum öncesi testleri, fetüste meydana gelebilecek genetik hastalıkların teşhisi için kullanılan testlerdir.

·         Öngörü testleri, aile öyküsünde çeşitli genetik hastalıklardan etkilenen bireylerin bulunduğu hastalara mutasyon varyantlarının belirlenmesi ve hastalığa yatkınlığının tespit edilmesi için uygulanan testlerdir.

·         Nakil öncesi testler, Embriyo transferi öncesinde genetik hastalık bulundurmayan embriyoyu seçmek üzere yapılan testlerdir.

·         Taşıyıcı testleri, hastada nesilden nesile aktarılabilen hastalıklarla ilişkili gen mutasyonlarını belirleyen ve bu hastalıkların bireyde ortaya çıkma olasılığını gösteren testlerdir.



Kişiselleştirilmiş Tıpta Teknik, Sosyal Ve Etik Sorunlar


  Kişiselleştirilmiş tedavinin tıbbi bir tedavinin aşaması olabilmesi için aşılması gereken çeşitli sorunlar bulunmaktadır. Bu sorunlardan biri bu alanda kullanılan ve kullanılacak olan teknolojilerin daha hızlı ve ucuz olması gerektiğidir. Aynı zamanda hiç hatasız olması gerekmektedir. Genetik testlerde veya dizilemede yapılacak en küçük hata yanlış teşhise ve yanlış tedavi yöntemlerinin seçimine neden olabilmektedir.


  En büyük sorunlardan biri de çalışmalar sonucunda toplanan bilginin depolanması ve yorumlanmasıdır. Elde edilen bilgiler bilgisayar ortamında çok yer kaplamaktadır ve bu bilgilerin hem saklanabilmesi hem de yorumlanabilmesi için uzman kişilere ihtiyaç vardır.


  Bir diğer sorun ise etik kısımdır. Elde edilen bilgiler hasta mahremiyetine saygı duyularak saklanmalıdır. Aynı zamanda genetik testler uygulanmadan önce yapılan testlerden elde edilen sonuçların etkileri de göz önüne alınmalıdır.


  Kişiselleştirilmiş tıbbın uygulanması için bunlar gibi çeşitli nedenler bulunmasına rağmen sorunların çözülmesi hâlinde sağlık alanında büyük bir devrim olacağı aşikârdır.

 


Referanslar

·         Klug E. S., Cummings M.R., Spancer C.A., Palladino M.A., Killian D. (2020) Genetik Kavramlar (11. basım), Palme Yayınları. Ankara.

·         Doğan M., Demirkazık A. (2010). Onkolojide Farmakogenomik: 'Onkogenomik', İyi Klinik Uygulamalar Sayı: 24 Sayfa: 32-35

https://iyiklinikuygulamalar.com/dergi-arsivi/iku-24-sayi-2  (Erişim Tarihi: 04.06.2022)

·         Baskın Y. (2007). Tıpta Teknolojik Gelişmelerin Neden Olduğu Kavram Değişimleri: Kişiselleştirilmiş Tıp, Türk Hijyen ve Deneysel Biyoloji Dergisi Cilt: 64  Sayı: 1 Sayfa: 54-59

https://www.journalagent.com/z4/vi.asp?pdir=turkhijyen&plng=tur&un=THDBD-88942 (Erişim Tarihi: 04.06.2022)





Yorumlar

ΔΔCt Hesaplama

ΔΔCt Hesaplama











ΔΔCt Sonucu:

Bu blogdaki popüler yayınlar

MİTOKONDRİ’NİN GENOMU ve GÖREVLERİ

Soy Ağaçları

JAK-STAT Sinyal Yolağı