AŞK ve GEN
Şükran Çelik- Aşkolog
Geçmişten
günümüze insanın doğasından gelişen duygu , aşktır. Bir kişiye yada başka bir
şeye duyulan aşırı sevgi ve derin bağlılık duygusu… Aşk genlerimizin kontrolünde gelişen biyokimsayal
bir olaydır. Aşk kişinin beyninde adeta bir fırtına başlatır. Aşık olan
kişilerin çekilen beyin tomografisinde Hippocampus, Nucleus caudatus, Putamen
ve Nucleus accumbens bölgelerinin aktif hale geldiği tespit edilmiştir. Bu
bölgeler korkunun algılandığı ve kişinin kendi dışındaki insanları
değerlendirdiği bölgedir. Yeni aşık olmuş kişilere aşık olduğu kişinin fotoğrafları
gösterilerek yapılan beyin tomografi çekimleri beynin bu bölgelerine daha az
kan gittiğini göstermiştir. Beynimizdeki aşk işlevini genlerimiz kontrol
eder .Bu yüzden aşkın temelinde genlerimizin kontrol ettiği sinir hücreleri
vardır. Kimi tıbbi genetikçilere göre aşk beyinde başlar ve biter asla kalple
alakası olmayacağını söylüyor. Aşık
olduğumuz insanı görünce kalbimiz çarpar ve midemizde kelebekler uçuştuğunu
söyleriz. Bunun nedeni hormonların
beyinle aktive edilip kalp çarpıntısı yaptığı söylenir.Aşık olan kişiler yoğun
bir şekilde dopamin , noradrenalin, feniletilamin salgılar.Dopaminin aşırı
mutluluk ve bağlılıkta önemli rolü vardır. Noradrenalin de kalp çarpıntısına ve
heyecana neden olur. Özellikle oksitosin ve vazopressin hormonları ‘’bağlanma’’ ile ilişkili hormonlardır. Araştırmacılara
göre oksitosin hormonu sağlıklı ilişki ve sürdürülebilirlik için gerekmektedir.
Serotonini hücre içine taşımayı sağlayan proteini kodlayan geni kısa olan
kişiler aşklarını daha ateşli ve daha şiddetli yaşıyor. Uzun form sahipleri ise duygularını belli etmeye
yanaşmıyorlar.
AVP geni (Vazopressin )
AVP geni insanda
12. kromozom üzerinde 1257 bp uzunluğunda bir gendir ve bilinen 334 değişik
formu bulunmaktadır. Karşıdaki kişiye ne kadar bağlı olacağı bu formların
nükleotid dizilimi ile doğrudan ilintilidir. Hiç evlenmeyen erkekte AVP geninin
belirli bir formu vardır. Bu forma sahip erkekler evlenselerde mutlu olamazlar.
Aşkın sürekli acı keder hüzünden vs. ibaret olduğunu düşünürüz. Aslında
vücudumuza iyi yanları da vardır. Aşık olduğumuz kişiden bahsederken ‘’Onu görünce kalbim yerinden çıkacak gibi
oluyor ‘’ deriz. Aslında bu doğrudur. Katekolamin diye adlandırdığımız
adrenalin ve noradrenalin sayesinde kalp daha hızlı atmaktadır. Bu da daha
fazla kan pompalamasına sebep olur. Bu
da diğer organların daha verimli ve sağlıklı çalışmasına yol açar.
Araştırmalara
göre aşkın ömrü 2-3 yıldır. Bu süreç içerisinde salgıladığımız hormonlar artık
işlevini kaybeder.Bu sürecin sonunda ya aşk biter yada endorfinler devreye
girer sağlıklı mutlu güvenilir bir şekilde devam eder. Artı olarak oksitosinin
cinsel beraberlikle salgılanması doyum ve bağlılığa neden olur.
Kaynakça :
1-) https://blog.uni-koeln.de/saltuerk/2011/05/14/631/
2. Clinical Pharmacology, 10e, ISBN: 9780443102448,
Published December 2007 Elsevier International.
3.Giuliano, F.; Allard J. (2001). "Dopamine and sexual
function". Int J Impot Res 13 (Suppl 3): S18–S28.
4.EM Parker.; LX Cubeddu (1988). "Comparative effects
of amphetamine, phenylethylamine and related drugs on dopamine efflux, dopamine
uptake and mazindol binding". Journal of Pharmacology and Experimental
Therapeutics 245 (1): 199.
5. GRCh38:
Ensembl yayın 89: ENSG00000101200-Ensembl, Mayıs 2017
6."İnsan
PubMed Referansı:" . Ulusal Biyoteknoloji Bilgi Merkezi, ABD
Ulusal Tıp Kütüphanesi .
Yorumlar
Yorum Gönder