LENFÖDEM
Fatıma Nilüfer Akman-Moleküler Biyoloji ve Genetik-Karadeniz Teknik Üniversitesi
Lenfatik sistem dolaşım sistemdeki fizyolojik dengenin korunmasında büyük önemi olan bir sistemdir. Bu sistemin aksamasıyla ortaya çıkan lenfödem, hastayı fizyolojik ve psikolojik olarak ciddi şekilde etkilemektedir. Bu makalede lenfatik sistem, lenfödemin türleri, lenfödeme sebep olan durumlar, lenfödem teşhisinin konulması, tedavisi ve önlenmesinden bahsedilmektedir. Lenfatik sistemin görevi kapillerlerden -en küçük kan damarlarından- doku aralıklarına kaçan sıvı ve plazmayı tekrar dolaşım sistemine döndürmektir. Lenfödem genellikle ekstremitelerde -organların veya yapıların uç kısımlarında- şişme ile kendini gösteren protein açısından zengin lenf sıvısının hücrelerarası alanda birikmesidir. Başka bir açıklamayla lenfödem, lenf drenajı -ödem azaltılması- ve kapiller filtrasyon arasındaki dengesizlik sonucu hücrelerarası alandaki sıvı ve protein miktarının artmasıdır (Ramos ve ark. 1999, NLN 2004, NCI 2004).
Lenfatik
Sistemin Anatomisi ve Lenfödemin Oluşum Mekanizması
Lenfatik sistem, lenfatik doku ve damarlardan oluşmuştur. Lenf damarları (vas lymphaticum), vücut doku boşluklarında bulunan sıvıların geri taşınmasında kardiovasküler sisteme yardımcı olan borucuklar sistemidir. Lenfatik damarların en küçüğü olan lenf kapillerleri, birçok dokularda kör uçlarda başlar ve birleşerek daha büyük toplayıcı -afferent- damarları oluştururlar (Dere 1996). Lenfatik sistem aslında bir drenaj sistemidir ve tam bir dolaşım yapmaz (Snell 1998) Lenf kapillerleri, kan kapillerlerinden farklı olarak proteinler ve büyük moleküllü partiküllerin geçişine izin veren bir duvar yapısı bulundurur. Lenf kapillerleri içinde toplanan sıvıya lenfa denir. Lenfanın protein miktarı plazma protein düzeyinden genellikle düşüktür. Ancak drene ettiği bölgeye bağlı olarak lenfanın içerdiği protein miktarı değişebilmektedir (Snell 1998, Guyton ve Hall 2001). Lenf kapillerlerindeki lenfa, lenf venleri olarak adlandırılan daha kalın duvarlı lenf damarlarına (vas lymphaticum) akar. Lenfanın hareketi, lenfatik damarların çevresindeki küçük kasların ve iskelet kaslarının kasılmaları sonucu damarların sıkıştırılması ile meydana gelir. Lenfatik sistemde venlerde olduğu gibi tek yönlü kapaklar bulunmaktadır. Lenf kapillerlerinin birleşmesiyle oluşan lenf damarları, vücudun belli bölgelerinde yer alan lenf düğümlerine (nodus lymphaticum) ulaşır. Bir filtre gibi işlev gören lenf düğümleri, kendisine gelen lenfadaki bakteri ve diğer yabancı cisimleri tutmaktadır. Lenf düğümünde temizlenmiş olan lenfa, lenf toplardamarları (vas lymphaticum efferens) ile düğümden ayrılarak daha büyük lenfatik drenaj damarlarına (truncus limphaticus) ulaşır. Truncus limphaticus’lar, lenfatik drenajın son aşama damarları olmayıp, bunlar da Ductus thoracicus ve Ductus lymphaticus dexter olmak üzere iki ana lenf toplardamarına ulaşırlar. Ductus lymphaticus dexter, toraksın ve baş-boyunun sağ yarısı ile sağ üst ekstremite lenfasını alarak lenfayı sağ tarafta bulunan boyun kökündeki büyük venlere aktarır (Snell 1998, Moore 1992, Yıldırım 1999). Lenfödem lenfatik sistemin yetersizliğinden kaynaklanan bir hastalıktır. Lenfatik sistemin yetersizliğinin üç şekli vardır: Birincisi; dinamik yetmezlik olarak adlandırılır ve lenfatik yükün, lenfatik sistemin taşıma kapasitesini aştığı durumlarda meydana gelir. İkinci şekilde lenfatik damarların yetmezliği sonucu lenfatik sistemin taşıma kapasitesi normal protein yükünün aşağısına düşer ve bu durum mekanik yetmezlik olarak adlandırılır. Yetmezliğin üçüncüsü olan durumda ise lenfatik sistemin taşıma kapasitesi sistemin normal işleyişinin bozulması sonucu azalmıştır ve bu durum güvenlik kapağı yetmezliği olarak adlandırılır. Lenfödem oluşumunda etkili olan başlıca fizyolojik faktörler; filtrasyon basıncının artması, arteriyollerde genişleme olması, venüllerde daralma olması, venöz basıncın artması, kapillerde ozmotik basıncın azalması, plazma protein düzeyinin azalması, dokular arasında osmotik madde birikimi gibi faktörlerdir. (Granda 1994, Ganon 2002).
Lenfödemin
Sınıflandırılması
Lenfödem primer ve
sekonder lenfödem olmak üzere ikiye ayrılır. Primer lenfödem; lenfatik sisteme
ilişkin anomaliler ve hastalıklara bağlı olarak gelişir, konjenital ya da
edinsel olabilir ve pek sık görülmez. Sekonder lenfödem ise genellikle
enfeksiyon, malignensi -kanser- ve skar -yara- dokusuna bağlı lenfatik sistemin
normal işleyişinin azalması ya da tıkanıklığından kaynaklanır. Alt ekstremitelerde
pelvik ve inguinal lenf nodları; üst ekstremitelerde ise aksiller lenf nodları
tıkanıklığın oluşum yerleridir (Waller and Caroline 1996, Mortimer 1998, Lee et
al. 2001). Sekonder lenfödem; belirtilerin ilk olarak ortaya çıkma süresine
akut, geçici ve kronik lenfödem olarak üçe ayrılır. Ameliyattan 18-21 ay
sonrasına kadar görülen ödem, akut lenfödem olarak adlandırılır. Akut lenfödem
yavaş gelişir, geçicidir ve deri değişikliklerine sebep olmaz. Akut lenfödem
belirtilerin ilk olarak ortaya çıkma süresine göre dörde ayrılmaktadır (NCI
2004).
1. Tip akut lenfödem: Akut, kısa süreli ve hafif
lenfödemdir. Ameliyat sırasında lenfatik kanalların kesilmesi sonucu gelişir ve
ameliyattan sonraki birkaç gün içinde ortaya çıkar. Ekstremitenin elevasyona
alınması ve kas hareketleri ile kaybolur.
2. Tip akut lenfödem: Akut ve ağrılıdır. Ameliyattan 6-8
hafta sonra, akut lenfanjit ya da flebit sonucu ortaya çıkar. Lenfödem görülen
ekstremite gergin ve sıcaktır. Bu tür lenfödem ekstremitenin elevasyona
alınması ve antienflamatuar ilaçlar ile kolaylıkla tedavi edilebilir.
3. Tip akut (erisipeloid) lenfödem: Böcek ısırması, travma
ya da yanıklar sonucu ortaya çıkar. Ekstremite çok gergin ve sıcaktır. Tedavisi
ekstremitenin elevasyona alınması ve antibiyotiklerle sağlanır. Bu tür
lenfödemde kompresyon giysilerinin kullanımı sakıncalıdır.
4. Tip akut lenfödem: En yaygın olan türdür ve ameliyattan
18-21 ay sonra ortaya çıkabileceği gibi yıllar sonra da görülebilir.
Belirtileri ciltte ve lenfödem gelişen ekstremitenin üst kısmında (boyun, omuz,
kalça) gerginlik ve ekstremitenin değişen ağırlığı nedeniyle kişinin beden
duruşunda değişikliklerin olmasıdır. Kızarıklığın olmadığı, ağrısız ve sinsi
bir türdür.
Kronik lenfödem tüm
lenfödem türleri içinde en zor tedavi edilendir. Tümör rekürrensleri, enfeksiyon,
lenfatik damarlarda travma, hareketsizlik, radyoterapi, tromboza bağlı venöz
tıkanıklık ve lenfödemin erken dönemde tedavi edilememesi kronik lenfödemin
nedenlerinden sayılabilir.
Lenfödemde
Risk Faktörleri
Primer lenfödem
hemangioma ya da lenfangioma gibi damar problemlerine bağlı olarak ortaya
çıkmaktadır. Sekonder lenfödem oluşumuna yol açan etmenler ise oldukça
çeşitlidir (Waller and Caroline 1996, NCI 2004, NLN 2004, LAA 2004):
Ameliyatlar: Çevresel lenf nodlarının çıkarılmasını
gerektiren ve lenfatik damarların kesilmesine sebep olan ameliyatlar. Örneğin;
melanoma, meme kanseri, jinekolojik kanserler, metastatik over kanseri, testis,
prostat, boyun ve kolon kanserleri.
Radyoterapi: Bu tedavi yöntemi lenf nodlarına zarar vermekte
ve hasarlı dokuda yeni lenfatik damarların gelişmesine engel olmaktadır.
Özellikle lenf nodlarının yoğun olduğu bölgelere yapılan radyoterapide lenfödem
gelişme olasılığı daha yüksektir.
Travma: Bölgesel lenf nodlarının ve damarlarının hasara
uğraması.
Diğer etmenler: Beslenme yetersizliği, obezite, albumin
düzeyinin düşük olması, diyabet, böbrek yetmezliği, hipertansiyon, konjestif
kalp yetmezliği, karaciğer hastalıkları, bağırsaklardan protein emiliminin
azalmasına ve aşırı protein kaybına yol açan durumlar. Enfeksiyon: Lenfatik
drenajı kesintiye uğratan enfeksiyonlar. Kronik venöz dönüş yetersizliği.
Lenfödemin
Belirti ve Bulguları
Lenfödemin başlıca
belirti ve bulguları şu şekildedir (Stanton et al. 1996, Waller and Caroline
1996, Pain ve Purushotham 2000, Lee et al. 2001, Ridner 2002, NLN 2004):
Ekstremitede gerginlik, şişme ve ağırlık hissi
Ağrı: Lenfödemde ağrı doku basıncından kaynaklanır. Ağrı
genellikle derinlerde ve sızlama tarzındadır ve nadiren şiddetlidir. Hastanın
şiddetli ağrısının olması enfeksiyon, kemik metastazı ya da tümör kaynaklı
olabilir.
Cilt değişiklikleri: Bu değişiklikler lenfödemin evrelerine
göre gelişen bulgulardır. Ödem hızlı geliştiğinde cilt gergin ve parlaktır,
zamanla deri kalınlaşır ve deri kıvrımları derinleşir. Lenfödemin derecesine
göre cilt değişikliklerine tüy ve tırnak değişiklikleri de eklenebilir.
Stemmer bulgusu: Parmak köklerindeki deri kalınlaşmıştır ve
iki parmakla derinin yakalanması güçleşmiştir.
Lenfödemde
Tanı Konulması
Lenfödem değerlendirilmesinde hastanın var olan hastalıkları, geçirdiği ameliyatlar, kullandığı ilaçlar, diyeti, kilosu vb. etkenlere bakılır. Lenfödemi olan hastanın fiziksel muayenesinde inspeksiyon ve palpasyon teknikleri kullanılır. İnspeksiyonda cilde ilişkin değişiklikler, tüy ve tırnak değişiklikleri, enfeksiyon bulgularına -kızarıklık, şişliğe- bakılır. Palpasyonda kolun ısısı, cildin kalınlığı, nemliliği, ödemin fluktuasyonu, gode bırakma durumu ve nabız değerlendirilir. Kolun çevre ölçümlerine dayanarak lenfödemin derecelendirilmesi ise kolun farklı seviyelerden çevre ölçümlerinin alınması ve diğer koldan aynı seviyelerden alınan ölçümlerle karşılaştırılması şeklinde yapılmaktadır. Bu yöntemle lenfödem değerlendirilmesinde iki farklı derecelendirme şekli bulunmaktadır.
1. Kol çevre ölçümleri dirsek çıkıntısının 5,08 ve 15,24cm
üstünden ve dirsek çıkıntısının 10,16cm altından alınarak iki koldan alınan
ölçümler karşılaştırılır ve lenfödem derecelendirilir (Petrek et al. 2001):
Lenfödem yok: İki kol arasındaki fark 1.27cm ya da daha
azdır ve kolda ağırlık yoktur.
Hafif düzeyde lenfödem: İki kol arasındaki fark 1.27cm dir
ve kolda ağırlık vardır.
Orta düzeyde lenfödem: İki kol arasındaki fark 1.27-5.08cm
arasındadır.
Ciddi lenfödem: İki kol arasındaki fark 5.08cm ya da daha
fazladır.
2. Bir diğer yöntemde kol çevre ölçümlerinin dirsek
çıkıntısının 7,5cm altı ve üstü ve 14cm altı ve üstünden alınmasıdır. Bu
yönteme göre lenfödem derecelendirmesi şu şekildedir (Erbahçeci ve Algün 1992):
Minimal Ödem: İki kol arasındaki fark 1,5-3cm arasındadır.
Orta derecede ödem: İki kol arasındaki fark 3-5cm
arasındadır.
Şiddetli ödem: İki kol arasındaki fark 5cm’in üzerindedir.
İngiltere Ulusal lenfödem derneğine göre lenfödem derecelendirmesi şu
şekildedir (Pain and Prushotham 2000).
Evre I: Ödem basınçla gode bırakır ve elevasyonla azalır
Evre II: Ödem gode bırakmaz, ekstremitede sertlik, cilt
tırnak değişiklikleri ve tüy dökülmeleri görülür
Evre III: Ciltte iri kıvrımlar vardır ve cilt oldukça
kalınlaşmıştır. Lenfosintigrafi, bilgisayarlı tomografi, manyetik rezonans
görüntüleme ve lenfanjiografi lenfödemde kullanılan diğer tanı yöntemleridir
(Cheville et al. 2003).
Lenfödemin
Tedavisi
Lenfödemde
tedavi üç başlıkta incelenebilir:
1. Konservatif tedavi: Kompleks fizik tedavi ya da kompleks
dekonjestif lenfödem tedavisi olarak adlandırılan bu tedavi; cilt bakımı, elle
lenfödem masajı, kompresyon ve egzersizi içerir (Casley Smith 1992, Pain and
Purushotham 2000, LAA 2004, NLN 2004,). Elastik bandaj ve pnömotik kompresyon
kullanılabilen diğer yöntemlerdendir. Elastik bandaj lenfödemi önleme ya da
azaltmada kullanılır. Kompresyon giysilerinin kullanımının amaçları; lenfödemi
önlemek, tedavinin mümkün olmadığı durumlarda kolun hacmini korumak, lenfödem
tedavisi sonrası tedavinin devamlılığını ve kolun yeniden şekillenmesini
sağlamaktır. Elbise kolu şeklinde olan kompresyon giysileri en uygun olanıdır.
Kompresyon giysileri kullanılırken bölgede tümör olmamasına dikkat edilmelidir.
Çünkü sıkıştırma işlemleri sırasında tümör venöz ya da lenfatik kanallara
ilerleyebilir. Elastik bandaj ve kompresyon giysilerini kullanırken dikkat
edilmesi gereken durumlar aşağıda sıralanmıştır (LAA 2004):
-Elastik bandaj ve kompresyon giysileri tüm gün ve gece
boyunca uygulanmalıdır.
-Bu malzemeler iki günde bir değiştirilmeli ve yıkanmalıdır.
- Malzemeler esnekliklerini yitirdiklerinde yenisi ile
değiştirilmelidir.
- Hastada malzemelerden en az iki tane bulunmalıdır.
-Malzemelerin temizliğinde kullanım kılavuzunda belirtilen
koşullara uyulmalıdır ve malzemeler güneşte ya da kurutucuda kurutulmamalıdır.
-Malzemelerin değişimleri sırasında ekstremite yıkanmalı,
kurulanmalı ve nemlendirilmelidir.
Uzun süre hareketsiz kalma da hasta için olumsuz sonuçlar
doğurabilir. Hareketsizlik omuz ekleminde değişikliklere yol açmakta ve bu
durum omuz sertliği ya da “donmuş omuz sendromu” olarak adlandırılmaktadır
(Gerber 1996, Price and Purtell 1997, Lash and Silliman
2002). Hastalar için egzersiz seçimi ve hangi egzersizin ne
zaman yapılacağına karar vermek önemlidir. Bu nedenle egzersiz programını;
hastanın doktoru,hemşire ve fizyoterapist birlikte belirlemeli ve
izlemelidirler.
2. İlaç tedavisi: Antibiyotikler lenfödemin ilaç tedavisinde
bakteriyal selülit ve lenfanjiti önlemek ya da tedavi etmek için en sık
kullanılan ilaçlardır. İlaç tedavisinde kullanılan diğer ilaçlar diüretikler,
antikoagülanlar ve pantotenik asittir. Hasta hareketler sırasında kas
kontraktürleri ya da atrofisi ve sinir uçlarının bası altında kalması sonucu
ağrı duyabilir. Bu durumda narkotik olmayan ya da orta derecede güçlü narkotik
analjezikler, gevşeme teknikleri ve TENS (transkutan
elektriksel sinir uyarısı) kullanılabilir. (Granda 1994,
Waller and Caroline 1996, Daane et al. 1998, Pain and Purushotham 2000).
3. Cerrahi tedavi: Bu tedavi subkutan dokunun çıkarılması ve
lenfovenöz anastomozları kapsar. Ancak cerrahi tedavi lenfödem tedavisinde
başarılı olmadığı için bu iki yöntem de yaygın olarak kullanılmamaktadır.
Lenfödemin
Önlenmesi
Lenfödemin önlenmesinde
hastanın lenfödem yönünden risk oluşturan durumlarının belirlenmesi, koruyucu
önlemlerin alınması ve hastanın özbakımı konusunda bilgilendirilmesi
gereklidir. Hasta için ideal kilo, ekstremite ölçüleri, günlük yaşam
aktivitelerini yerine getirme durumu, daha önceki ameliyatları, hastalıkları ve
radyoterapi alıp almama durumu ve şu andaki hastalıklarının belirlenmesi
lenfödem için risk oluşturabilecek durumların tanımlanmasında yardımcı
olacaktır. Lenfödem riski bulunan hastalara lenfödem gelişimini önlemek için
aşağıdaki bilgiler verilmelidir (NLN 2004, NCI 2004, LAA 2004):
* Şişme riski olan kolunuzdan tansiyon ölçtürmeyiniz.
* Kol ve koltukaltı tüylerinizin temizliği için elektrikli
aletler kullanınız.
* Bahçe işleri ve yaralanma ile sonuçlanabilecek ev
işlerinde eldiven kulanınız.
* Ağır eşyalar taşımayınız.
* Tırnaklarınızı düzenli olarak kesiniz, ancak tırnak
kenarlarındaki dokularınızı kesmeyiniz(manikür yaptırmayınız).
* Evin dışında çıplak ayakla dolaşmayınız, her zaman kapalı ayakkabılar
giyiniz.
* Ayaklarınızı ve özelikle parmak aralarınızı kuru tutunuz, pamuklu
çoraplar giyiniz.
* Ayak tırnaklarınızı düz kesiniz.
* Otururken bacak bacak üstüne atmayınız. 30 dakikadan daha
uzun süre aynı pozisyonda oturmayınız.
* Dinlenme esnasında kol ve bacaklarınızı kalbinizin
seviyesinin üstünde tutunuz.
* Kol ve bacaklarınızı kuru tutunuz ve her gün nemlendirici
krem sürünüz.
* Kol ve bacaklarınızı yaralanmalardan koruyunuz.
* Herhangi bir yaralanma durumunda cildinizi su ve sabunla
yıkayınız ve ardından antibakteriyal bir solüsyon sürünüz.
* Yaralanan kısmı bant yerine gazlı bez ile kapatmayı tercih
ediniz ancak gazlı bezi sıkı sarmaktan
kaçınınız.
* Kol ve bacaklarınızı aşırı sıcak ve soğuktan koruyunuz
* Şişme riski bulunan kol ve bacaklarınızı enjeksiyon, aşı,
kan aldırma gibi işlemler için kullanmayınız.
* Kol ve bacaklarınızı çok yoracak işlerden kaçınınız.
* Kol ve bacaklarınızı sıkacak takılar ve giysilerden
kaçınınız.
* Kol ve bacaklarınızın çevresini belirli aralıklarla, en az
iki noktasından ölçünüz. Daha önceki ölçümlerden farklı bir durum varsa
doktorunuza haber veriniz.
* Kol ve bacaklarınızı kızarıklık, ısı artışı, şişme
yönünden izleyiniz. Bu belirtilerden herhangi birini ya da daha önceden var
olmayan bir durumu fark ettiğinizde doktorunuza haber veriniz.
* Düzenli egzersiz yapınız. Ancak egzersizler konusunda
mutlaka bir fizyoterapistle görüşünüz ve fizyoterapistinizin önerilerine
uyunuz.
* Ödem olan kol ve bacağınızda duyu azalabilir. Isı ile
ilgili işlerde diğerini kullanınız ya da yardım alınız.
KAYNAKLAR
Casley-Smith JR, Casley-Smith JR (1992). Modern treatment of lymphoedema: complex physical therapy: the first 200 Australian limbs. Australas Journal of Dermatology 33 (2): 61-8.
Cheville AL, Logan V, Barclay S et al. (2003). Lymphedema management. Seminal Radiat Oncology 13(3): 290-301.
Daane S, Poltoratsyz P, Rokwell WB (1998). Postmastectomy lymphedema management: evolution of the complex decongestive therapy technique. Annals of Plastic Surgery 40 (2): 128-34.
Dere F (1998). Anatomi, Okullar Pazarı, Adana:.35-37.
Erbahçeci F, Algün C (1992). Mastektomi Fizyoterapisi. Hacettepe Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksekokulu Yayınları, No.11, Volkan Matbaacılık, Ankara.
Ganon FW (2002). Medical Physiology. New York, Lange Medical Boks: 571
Gerber LH (1996). Rehabilitation Management for Women with Breast Cancer: Maximizing Functional Outcomes: Diseases of The Breast, JR Harris (Ed), Lippincott Raven, Newyork: 325-335.
Granda C (1994) Nursing management of patients with lymphedema associated with breast cancer therapy. Cancer Nursing 17(3): 229-235. Guyton AC, Hall JE (2001). Tıbbi Fizyoloji, Nobel Kitabevi, Ankara: 171-173.
Lash TH, Silliman RA (2002). Long-term follow-up upper body function among breast cancer survivors. The Breast Journal 8(1): 28-33.Lee YM, Mak SS, Tse SM et al. (2001)
Lyphoedema care of breast cancer patients in a breast care clinic: a survey of knowledge and health practice. Supportive Care in Cancer 9: 634-641.
Moore KL (1996). Clinically Oriented Anatomy, Williams&Wilkins, Baltimore: 26.
Mortimer PS (1998). The pathophysiology of lymphedema. Cancer, 83: 2798-2802. National Cancer Institute. Lyphedema. http://www.cancer.gov/cancertopics/pdq/supportivecare/lymphedema/Health Professional.html. (Retrieved November 10 2004).
National Lymphedema Network. Prevention. www.lymphnet.org/prevention.html(Retrieved November 15, 2004).
Pain SJ, Purushotham AD (2000). Lymphoedema following surgery for breast cancer. British Journal of Surgery 87: 1128- 1141.
Petrek JA, Senie RT, Peters M et al. (2001). Lymphedema in a cohort of breast carcinoma survivors 20 years after diagnosis. Cancer 92(6): 1368-1377. Price J, Purtell JR (1997). Prevention and treatment of lympedema after breast cancer. Advanced Journal of Nursing 97(9): 34-37.
Ramos SM, O'Donnell LS, Knight G (1999). Edema volume, not timing, is thekey to success in lymphedema treatment. American Journal of Surgery 178: 311-315.
Ridner SH (2002). Breast cancer lymphedema: pathophysiology and risk reduction guidelines. Oncology Nursing Forum 29(9): 1515-1520.
Seeley RR, Stephens TD, Tate P (1992). Anatomy&Physiology. Mosby, St.. Louis:.647.
Snell RS (1997). Tıp Fakültesi Öğrencileri İçin Klinik Anatomi, (Çev.Ed. Yıldrım M), İstanbul, Nobel Tıp Kitapevleri, s. 19-20.
Stanton A, Levick J, Mortimer P (1996). Current puzzles presented by postmastectomy oedema. Vascular Medicine 1:213–225.
Stanton AWB, Badger C, Sitzia J (2000). Non-invasive assessment of the lymphedematous limb. Lymphology 33: 122-135.
The Lymphoedema Association of Australia. hhttp://www.lymphoedema.org.au (Retrieved November 11, 2004).
Waller A, Caroline NL (Eds) (1996). Handbook of Palliative Care in Cancer. 1.Baskı, Butterworth-Heinemann: 91-96.
Williams AF, Vatgama A, Frank PJ et al. (2002). A randomized controlled crossover study of manuel lymphatic drainage therapy in women with breast cancer–related lymphoedema. European Journal of Cancer Care 11(4): 254-261.
Yıldırım M (1999). İnsan Anatomisi. Nobel Tıp Kitapevleri, İstanbul: 148-149
Yorumlar
Yorum Gönder